6 Eylül 2017 Çarşamba

Work and Holiday Australia - Cairns ve Melbourne

Yeniden merhabalar!

10 ayın sonunda ablamın nişanı dolayısıyla Türkiye'deyim! Kısa bir süreliğine geldim; ama iş hayatını da geride bırakmaya karar verdim. Vizemin sonuna kadar Avustralya'yı gezeceğim! Hatta minik minik başladım bile!

Bu yazımda ilk defa bilgilendirmekten ziyade biraz tecrübe paylaşmak istedim. Öyleyse..

CAIRNS!

Cairns'e 4 kız (2 Türk, 2 Fransız) olarak gittik. Tam anlamıyla bir tatildi ve herşeyi deneyimlemeye çalıştık kısacık 4 günümüzde. 

Uçakla Sydney'den 3 saatte gittik. 


Cairns'in merkezindeki bu lagoon turistik noktalardan bir tanesi.


Sydney'in soğuğundan sonra güneşin tadını çıkarmış 4 mutlu yüz :)


1 gün sonrasında Great Barrier Reef yolundayız!


Mercanlar uzaktan bile dünya güzeli



Ama yakından suyun altında bambaşka bir dünyayı yaşatıyor.






O gece çok yorgun olmamıza rağmen ünlü Gilligan's Hostel'in barına gittik.



Hizmet sınırsızdı :P


Ertesi gün benim "cennet" olarak tanımlayabileceğim Fitzroy Island'a gittik.













Korkularımı yenmek için bir iki fırsatım da oldu :)


Ayrıca bazı minik arkadaşlar da edindik :) Kendisi benim için evrimin kanıtıdır!


Son günümüzde Botanik Bahçe'yi ziyaret ettik ve pişman olmadık! Gördüğüm bir çok bahçeden çok daha güzel bir yerdi burası..







Şu güzelliğe bakar mısınız! 






Dönerken bir ağlamadığımız kaldı desem yalan olmaz :)


MELBOURNE!

Melbourne'ün benim için yeri apayrı oldu. Birçok gezime yalnız başladım ama mutlaka sonrasında hemen biriyle birlikte gezdim. Melbourne değişik insanlarla tanışsam da yalnız gezdiğim ve inanılmaz keyif aldığım ilk şehir!

İlk olarak sürekli farklı insanların bana çok fazla şey katabileceğini öğrendim. Sydney'de hosteldeyken trenle Brisbane'e gidecek olan bir kadınla tanıştım. "O kadar uzağa tren var mıymış yaa" diyip araştırmaya başlayınca aynı Avrupa'daki Interrail tarzı bir bilet uygulaması olduğunu gördüm. Ben uzun bir süre kullanmak istediğim için 3 aylık bilet aldım ve bunun için 300 $ ödedim. Melbourne, Canberra, Sydney ve Brisbane arasındaki rotayı 3 ay boyunca sınırsız bir şekilde gezebileceğim bir bilet bu. Ve ilk olarak 11 saat yolculukla Melbourne'e gittim. Shuttle parası ödemedim her iki şehirde de ve gece gittiğim için hostel parası da ödememiş oldum. Benim için bir hayli karlı oldu :)


İlk gün ne kadar hemen çıkıp gezmek istesem de malesef yorgunluktan uyuyakaldım.. Ama saat 2 civarlarında kendimi hemen dışarı attım. Melbourne'ü hiç araştırmadan gelmiştim. Haritaya bakarak en yakınımdaki yere doğru yürümeye başladım: Queen Victoria Markets! Buranın gece hayatından bihaber olduğum için sadece ucuz hediyelik eşya satan bir yer olduğunu görüp yoluma devam ettim. Bir yandan da Couchsurfing Hangouts'da bana şehri gezdirecek arkadaşlar aramaya başladım. İlk arkadaşım Elias'tı! Birlikte bubble tea içtik :)


Beni Yarra River'a kadar götürdü.

 


Sonra da beraber Hosier Lane'e gittik. Burası graffitilerle kaplı bir sokak.












Sonrasında işi olduğu için Elias ayrıldı. Ben Yarra River'a dönüp fotoğraf çekmeye ve nehri izlemeye devam ettim. 






Hangouts'dan bu sefer de Craig geldi. Kanadalı bu arkadaş nerede ucuz yemek yenir hepsini biliyordu. Kocaman bir hamburgeri, patatesi ve birayı toplamda 15 $'a mideye attım :) 

Ertesi gün Free Walking Tour'a katılmaya karar verdim. Yolda giderken en etkileyici graffitiyle karşılaştım ;)


Tura başladık başlamasına ama bir iki yerden sonra çantam patladığı için ayrılmak zorunda kaldım. Yeni çanta alır almaz bir sonraki tura kadar bize dışardan gösterdikleri yerlerin içini gezdim. Ned Kelly hakkında baya bilgi edindim :)











2:30'da yeniden tura başladım. Bir çok konuda keyifli bilgiler edindik.








Turda Bruna adlı Şili'den bir kızla tanıştım. Bir kaç saat içerisinde o kadar iyi anlaştık ki birlikte Queen Victoria Markets'da bulunan Winter Fest'e gitmeye karar verdik! Melbourne'deki en eğlenceli akşamım kesinlikle buydu! Her türden yiyecek standının bulunduğu, değişik aktivite ve oyunlarla dolu bir festivaldi bu ve 9'dan sonra da Jazz konseri yapıldı! Bilmediğim şarkılarda hiç bu kadar dans etmemiştim :)







Ertesi gün tek başıma Brighton Beach'e gittim. Hava inanılmaz soğuktu! Ama ünlü kutucukları görmeden Melbourne'den ayrılamazdım :)









Akşamında da yine Craig'le Crown Casino'ya gittik. Bize yeni üye olduğumuz için 15 $ verdiler. Ben 66 $'a kadar yükselip, büyük oynayıp batırdım. Craig ise hiç kazanamadı :)


Ertesi gün hava çok soğuk  olduğu için sadece müze gezmeye ve ücretsiz circle tram'i denemeye karar verdim. Bu tramvay sizi şehir merkezindeki tüm görülecek yerlere götürüyor ve ücretsiz. Duraklarda bu yerlerin tarihiyle ilgili bilgi de veriyor. En beğendiğim şeylerden biri oldu.


Melbourne Museum'a İstanbul Üniversitesi öğrenci kartımla ücretsiz girdim :)


Müzede gösterilen şeyler de çok hoştu. Melbourne ve Avustralya tarihi ve aborjinler hakkındaydı çoğu şey. 











Müzeden de sonra yine ücretsiz tramvayla The Star denilen dönmedolaba doğru yola çıktım. Yolda 2 kamera severle karşılaştım :)




The Star malesef beklediğim gibi ışıklandırılmadı. Sonuç hüsran :)





Ertesi gün Great Ocean Road turuna katıldım. Mü-kem-mel-di!












Turda en sevdiğim şeyler:
1- Türk şoför Musa
2- Tur rehberimiz Juan
3- Omzumda uyuyakalıp uyanınca çok özür dileyen ve tur sonunda bana çikolata alan Japon arkadaş :)


Bir sonraki gün yine aynı firmayla Phillip Island Turu'na katıldım. İlk durağımız benim en sevdiğim hayvan olan Koala Conservation Centre idi.








Duraklarımızdan bir tanesi de The Nobbies idi. Burası bana İrlanda havası verdi :)






Daha sonra adanın merkezine doğru gidip yemek yedik. Restoranda oturan müşteriler dahil herkes inanılmaz tatlıydı!

Turda İtalyan Samantha ile tanıştım. Penguin Parade'i birlikte izledik. Malesef fotoğraf ve video çekmek yasaktı.. Ama öyle bir tecrübeyi yaşadığım çok mutluyum. Akşamları dünyanın en minik penguenleri okyanusta avlanmaktan kıyıdaki evlerine dönüyorlar sürü halinde. O kadar tatlı ve izlemesi keyifli ki! Üstelik doğal ortamları! Hayvanat bahçelerinden hoşlanmayan biri olarak çok keyif aldım.

Son günümde tur rehberimiz Juan beni Chinatown'da gezdirdi. Birlikte dumpling yedik. İlk defa orada gezmenin beni ne kadar değiştirdiğini fark ettim. Eskiden insanların yanında yemek yemeye utanan ben, avuç içi kadar dumplingi ağzımıza sokuşturma yarışması yapıyordum! :)


En son birlikte bir bira içtik ve ben istemeye istemeye Melbourne'den ayrıldım..


Melbourne Avustralya'da en sevdiğim yer oldu. Nedenini hala size somut bir şekilde anlatamam. Ama burası bana keşke bir yılım daha olsaydı ve bu şehirde yaşasaydım dedirtti.

İlk gezi yazımın da sonuna geldim! Ha bu arada, içinde benim olmadığım tüm fotoğrafları ben çektim! 

Sevgiler..